360. Nağme: Kum Tepeleri, Kasırgayla Gelen Azap ve Harikulâde Kurtuluşlar

360. Nağme: Kum Tepeleri, Kasırgayla Gelen Azap ve Harikulâde Kurtuluşlar

Mp4 indir

HD indir

Share

Paylaş

Kıymetli arkadaşlar,

Aşağıya mealleriyle beraber kaydedeceğimiz ayet-i kerimelerin tefsirleri okunurken muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi şu hususlarla alakalı açıklamalarda bulundu:

*Kur’an-ı Kerim’in bir sûresine de isim olan “ahkâf” ne demektir?

*Âd kavmine “mükne” verilmiş olmasından maksat nedir?

*Âd kavminin helâki nasıl olmuştur?

*Kur’an kıssaları bizim için neler ifade etmektedir?

*Korucuk Köyü’nde depremden korunan evler hangi sırrı taşıyordu?

*Texas ve Pennsylvania’daki hortumlara karşı okunan/yazılan ayet-i kerime neydi?

*Hazreti Ömer, taşıp etrafını yıkmakta olan Nil’e karşı ne demiş, ne yapmıştı?

*Tasrif ne demektir; tekvini ayetlerde nasıl gerçekleşmektedir?

11:49 dakikalık bu ses kaydında üzerinde durulan ilahî beyanlar şunlardır:

وَاذْكُرْ أَخَا عَادٍ إِذْ أَنْذَرَ قَوْمَهُ بِالْأَحْقَافِ وَقَدْ خَلَتْ النُّذُرُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ

“Bir de Âd halkının kardeşleri Hûd’u hatırla. O Ahkâf’ta kavmini uyarmıştı. Gerçekte ondan önce de, sonra da birçok uyaran peygamberler gelip geçmişti. O, ‘Yalnız Allah’a ibadet edin. Doğrusu ben, sizin başınıza gelecek müthiş bir günün azabından endişe ediyorum.’ demişti.” (Ahkâf, 46/21)

فَلَمَّا رَأَوْهُ عَارِضاً مُسْتَقْبِلَ أَوْدِيَتِهِمْ قَالُوا هَذَا عَارِضٌ مُمْطِرُنَا بَلْ هُوَ مَا اسْتَعْجَلْتُمْ بِهِ رِيحٌ فِيهَا عَذَابٌ أَلِيمٌ تُدَمِّرُ كُلَّ شَيْءٍ بِأَمْرِ رَبِّهَا فَأَصْبَحُوا لَا يُرَى إِلَّا مَسَاكِنُهُمْ كَذَلِكَ نَجْزِي الْقَوْمَ الْمُجْرِمِينَ

“Vaktâ ki, bildirilen azabı, vâdilerine doğru enlemesine yayılarak ilerleyen bir bulut halinde görünce, ‘Bu,’ dediler, ‘bize yağmur getiren bir bulut!’ Hûd, ‘Hayır,’ dedi, ‘bu, sizin gelmesi için acele edip durduğunuz şeydir, yani can yakıcı bir azap taşıyan bir rüzgârdır! Rabbinin izniyle her şeyi devirip yerle bir eden bir kasırgadır.’ Derken hepsi helâk olup sadece meskenleri kaldı. İşte Biz, suça gömülmüş gürûhu böyle cezalandırırız.” (Ahkâf, 46/24-25)

وَلَقَدْ مَكَّنَّاهُمْ فِيمَا إِنْ مَكَّنَّاكُمْ فِيهِ وَجَعَلْنَا لَهُمْ سَمْعاً وَأَبْصَاراً وَأَفْئِدَةً فَمَا أَغْنَى عَنْهُمْ سَمْعُهُمْ وَلَا أَبْصَارُهُمْ وَلَا أَفْئِدَتُهُمْ مِن شَيْءٍ إِذْ كَانُوا يَجْحَدُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ

“Gerçekten, Biz onlara, size vermediğimiz imkânlar vermiştik. Kulaklar, gözler ve gönüller lütfetmiştik kendilerine. Fakat ne kulakları, ne gözleri, ne de gönülleri kendilerine fayda verdi. Çünkü onlar Allah’ın âyetlerini bile bile, inatla inkâr ediyorlardı. Neticede alaya aldıkları o azap kendilerini her taraftan sarıverdi.” (Ahkâf, 46/26)

وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا مَا حَوْلَكُمْ مِنَ الْقُرَى وَصَرَّفْنَا الْآيَاتِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

“(Mekkeliler!) Etrafınızda bulunan birçok şehirleri yerle bir ettik ve yanlış yoldan dönsünler diye âyetlerimizi farklı üsluplarla tekrar tekrar açıkladık!” (Ahkâf, 46/27)

Dualarınız istirhamıyla…