Almanya Konferansı ve Bal İnsanlar

Almanya Konferansı ve Bal İnsanlar

Soru: Geçtiğimiz günlerde Almanya’da “Gelenek ve modernite arasında Müslümanlar: Kültürler arasında bir köprü olarak Gülen Hareketi” başlıklı bir konferans yapıldı. Öncelikle, bu türlü toplantıları umumi manada nasıl değerlendiriyorsunuz? Saniyen; gelenek ile modernite birbirine zıt mıdır; bunların el ele vermeleri mümkün olamaz mı?



-Biz mahiyetimiz açısından kusurlara açık varlıklarız; en doğru işlerimizde bile yanlışlıklar yapabiliriz. Her zaman yapageldiğimiz en önemli işlerimiz olan ibadet ü taatlerimizde bile pek çok hatamız bulunabilir. Bu açıdan da, hayırlı faaliyetlerimize objektif yaklaşan kimselerin tenkitlerine de açık durmalı ve samimi eleştirileri kemale yürümemiz için bir vesile saymalıyız. (01.01)

-Her değiştirip dönüştüren belli nisbette kendisi de değişip dönüşür. Binaenaleyh, temel disiplinlere bağlı kalmada hassasiyet lazımdır ki merkezden uzaklaşılmış olmasın. (05.54)

-Temel disiplinlere bağlı götürülmeyen hareketler mevsimliktir ve kısa sürede bitip tükenir. Şayet, bizi diyalog gayretlerine sevk eden güç, sadece kendi şefkatimiz ve şahsî düşüncelerimiz olsaydı, bu iş de bir süre sonra sona ererdi. Fakat, “gönüllüler hareketi”nin yol haritasını belirleyen esaslar temel dinî disiplinlerimizdir; dolayısıyla da, bu hizmetlerin devamı belli şahısların varlığına vâbeste değildir. (07.47)

-Akademisyenliğin gereği, acıyı da tatlıyı da, güzeli de çirkini de ortaya koymak ve hakikatin ortaya çıkmasına çalışmaktır. Bu açıdan, konferanslarda müsbet değerlendirmelerin yanı sıra yapıcı tenkitlere de yer ve değer verilmelidir. Şu kadar var ki, akademisyenler farklı bir mütalaada bulunma lüksüne girmemeye ve fantastik mülahazalar seslendirme gayretkeşliğine düşmemeye özen göstermelidirler. (13.27)

-Şimdiye kadar mefkuremize hizmet eden pek çok şahıs, grup, cemaat ve hareket olmuştur. Nasıl ki, kimileri toprağı tımar eder, kimileri tohum atar, kimileri sulama işini yapar ve kimileri de meyveleri toplar; aynen öyle de, bir manada, farklı kimseler tarafından ortaya konulan onlarca senelik gayretlerin semereleri bugün alınmaktadır. Bu itibarla da, diyalog ve eğitim faaliyetleri mutlaka anlatılmalıdır ama mesele “âidiyet mülahazası” ile daraltılmamalı ve hiç kimsenin gıpta damarı tahrik edilmemelidir. (18.08)

-Elden geldiğince, şahıslar değil hareketin kendisi nazara verilmelidir. Dinî sorumluluklarını yerine getirmeye çalışan insanların makuliyette buluştuğu ve başarının bütün millete ait olduğu ısrarla vurgulanmalıdır. (24.15)

-Bazı şahısların öne çıkarılması o insanlar için çok tehlikeli olduğu gibi, bir kısım kimselerde kıskançlık hislerini tetikleyeceği için de çok zararlıdır. (28.30)

-Mü’minler, dinin temel disiplinlerine sımsıkı bağlı kalmanın yanı sıra, içinde bulundukları zamanın çocukları olduklarını da hesaba katarak hareket ederler. Bu açıdan da, onların nazarında gelenek ile modernite birbirine zıt değildir. (32.40)

-Maziden kopukluk, lüks, fantezi ve yırtıklık şeklinde anlaşılan modernite bizden fersah fersah uzaktır. (38.10)

-Çay faslının meyvesi.. bir ayetten bal nüktesi… (39.40)

-“Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz yuva edin. Sonra da her türlü meyveden ye de Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut!” Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki o insanlar için şifadır. Elbette düşünen kimseler için bunda alacak ibretler vardır.” (Nahl, 16/68-69) mealindeki ilahî beyanın hatırlattıkları… (40.00)

-Varlığı hallaç eden, kainat kitabındaki her şeyden bir mana çıkaran, kıvamında ve hakiki mü’min ile arı arasında ciddi bir münasebet vardır. (43.56)

-Yağ, süt, yoğurt… kısa sürede bozulur, bal ise yıllara meydan okur. Bu açıdan da, insan bal gibi olmalıdır. Günümüzde dünyaya şeker şerbet sunan kimseler kıvamını koruyan böyle insanlar olacaktır ki işte o insanlar şifadır. (47.10)