İman Yolu

İman Yolu
Mp3 indir

Mp4 indir

HD indir

Share

Paylaş

İman bir duyma, bir hissetme meselesidir.
Her insanın seviyesine göre farklı bir iç
ihsastır o. O olmayınca insanın başka
şeylere kapı açması düşünülemez.
Mesela, kalbi Allah sevgisi ile tam anlamıyla dolu
olan birisinin başka şeylere karşı
nefret hissi kalmaz. Bir başka ifade ile Allah
aşkı yer bitirir onu. Üstad’ın Otuz İkinci
Sözde dediği gibi; “Bazıları ism-i Vedûd’a
mazhar olur. Felek mest, kamer mest, nücûm mest, serâser
âlem mest..” Her şey mest olur yani, her şeye
öyle bakar. Her şeyi ama her şeyi O’ndan ötürü
öper, koklar ve sever. İnanmayana bile “Keşke
inansa” der ama bu durumu bir yönüyle de takdir eder;
“Senin mührün” der ve hikmet avcılığı
yapar.Ama kalpte O’na karşı olan sevgi bağları
koparsa başkalarına karşı da kopar.
Artık başkaları ile olan münasebetleri
tamamen menfaat-ı dünyeviye ve cismaniyyeye yönelik
hale gelir. Bunlar ise çok zayıf bağlardır.

Bence her şeyin O’na bağlanması
ve O’nun delice sevilmesi çok önemlidir. Bunun icin
bakış açısının buna göre ayarlanması,
her fırsatın bu çerçevede değerlendirilmesi
gerekir. Mesela, “acz u fakr”… Bu perspektiften kainata,
eşyaya ve hadiselere bakan bir insan o acziyet
ve zaafiyet icinde O’nun engin şefkatini görür.
Bu onu Allah’a karşı alakaya sevkeder. Âfâk
ve enfüste O’nun âyâtını tefekkür eder, marifeti
artar. Kendi iktidar ve kapasitesini aşan onca
işlere bakar, “her şeyin arkasında O
var” der.

Hüsnüzan

Başkaları hakkında hüsnüzan
etmek, ahlâk-ı hasenenin önemli fakültelerinden
biridir. Şöyle düşünmeliyiz etrafımızdaki
insanlar hakkında:”Allah’a karşı kimseyi
tezkiye etmiyorum ama tavırlarına bakınca
bence yahşi bir kula benzer. Allah’ın rahmetinden
ümit ederim ki Cenab-ı Hak onu cennetiyle sevindirir.”
Evet, Hazreti Ömer gibi bir insan bile; “Dünyaya girdiğim
gibi çıkmayı ümid ederim” diyorsa herkesin
başkaları hakkında düşüncelerini
ve tavırlarını iyi ayarlaması lazım.
Ne Cennet hâzini olalım, ne Cehennem zebanisi:
Ne Cehennem’e insanları sokmaya çalışıyor
gibi tavır alalım, ne de Cennet’e sevk ediyor
gibi davranalım.

Öte taraftan hüsnüzan ettiğimiz
insanların kayma ihtimaline binaen duada bulunmalıyız.
Bazen hüsnüzanda ölçü ayarlanamadığı
için olsa gerek ilgili kişilerin eliyle tokat yeme
de mukadderdir. Mesela ben arkadaşlar arasında
birisi iyi görünüyor, tavır ve tutumu samimi geliyorsa
önce ona hüsnüzan beslemiş, fakat hemen ardından
şöyle diyerek Allah’a yönelmişimdir: “Ya Rabbi!
Sen varken hüküm bana düşmez. Ben bu kulun hakkında
hüsnüzan ediyorum, bu mevzuda beni yalancı çıkarma!”

Evet, nazik bir mesele bu. Dikkatli
olmak gerekir. Bakın hadiste bir kişinin akıbeti
şöyle anlatılır; “İnsan sabahtan
akşama kadar salih amel işler, işler
belli bir noktaya gelir ki Cennet’le arasında bir
adımlık mesafe kalmıştır. Ama
akşam üzeri bir iş karıştırır
ve Cehennem’i boylar.” Veya bir başka Peygamber
beyanında belirtildiği gibi insan said doğar,
said yaşar, fakat şaki olarak yuvarlanır
gider. Tersi de vaki, bir başkası da şaki
doğmuş, şaki yaşamış ama
said olarak gider. Bilemeyiz biz, dolayısıyla
nihai hüküm veremeyiz, vermemeliyiz.