Hayatı Süzerek Yaşamak

Hayatı Süzerek Yaşamak

Soru: Bütünüyle hayatı ve hadiseleri duyarak, hissederek yaşamanın önemi çeşitli vesilelerle vurgulanıyor. Günümüz insanı ise hep bir yerlere yetişme ve bir şeyleri yetiştirme telaşıyla koşturmaca bir hayat yaşıyor. “Hayatı süzerek yaşama” ne demektir ve hayatı bu şekilde idrak etme insanın marifet dünyası adına nasıl bir önem arz etmektedir? Süratle akan böyle bir hayatı, ifrat ve tefrite girmeden, süzerek yaşama nasıl gerçekleşebilir?



– Bu değişik mülahazalarla ifade edilebilir. Bazen buna “eşya ve hadiseleri hallaç etme” diyoruz. Bir yönüyle çevremizi enfüsten afaka doğru okuyarak her an bilgi dağarcığımıza, marifet ve muhabbet dağarcığımıza bir şeyler atmaya çalışmak demektir. (01:30)

– Enfüsü düşünme iki yönlü olabilir. Birinci yönü mülki yanıdır. İnsanın kendi anatomisini, duymasını, görmesini, koku almasını düşünmesi bu yöne girer. Bir de melekûtî yanı vardır. O da insanın nefsini, ruhunu, Allah ile münasebetlerini düşünmesidir. (04:00)

– Meselenin diğer yanı da insanın kendisiyle alakalı hadiseleri tecessüs etmesidir. Mesela Efendimiz (Sallallahü aleyhi vesellem) etrafında hep güzel şeyler duymak istiyordu. Hatta bazen hoşlanmadığı isimleri de değiştiriyordu. (06:15)

– Tesadüfî hiçbir şey yoktur. Çevremizde olup biten hadiseler de bize bir şeyler ifade eder. Durup dururken terlemeniz, çayınızı dökmeniz bile başıboş değildir. (07:00)

– Başınıza gelen her musibet, sizin kendi elinizle örgüleyip başınıza taktığınız bir külahtır. (08:30) 

– “Kâinatın satırlarını sayfalarını teemmül et; onlar, mele-i âlâdan sana gönderilmiş risalelerdir.” Hiçbir hadise yoktur ki derin bir tecessüs ve tefahhus neticesinde altından “Hu” çıkmasın. (09:30)

– Koşturmaca bir hayatın disipline edilip sistematik hale getirilmesi lazım. Sistemli ve metotlu bir çalışma çoğu zaman on kat hızlı gitmeden daha verimli olabilir. Bu şekilde yaşanan bir hayat duyarak yaşanabilir. (10:20)

– Temel esas şudur: Bir taraftan gücünüz ölçüsünde hızlı hareket etmek; diğer taraftan da hareketinizi sistemli ve metotlu yapmak. (14:50)

– İlahi ahlak da sistemli olmayı gerektirir. “Kün feyekûn” tezgâhına malik Allah Teâlâ da kader dediğimiz belli bir sistemle ve planla iş yapıyor. (15:30)

– Hayatı ve hadiseleri yorumlamada ifrat ve tefrite düşme ilk dönemden itibaren var olmuş. Bir taraftan Cebriye gibi hadiseleri tamamen cebrî bir kadere bağlayan ve iradeyi hiç görmeyenler olduğu gibi diğer taraftan da iradeyi her şey görenler olmuş. (23:00)

– Esbabın izzet ve azamete perde edilmesi ve konuyla ilgi bir hatıra… (26:30)

– Konuyla alakalı farklı bir mesele: Cenâb-ı Hak arkadaşlarımızı günümüzde belli bir hizmete muvaffak kılmış.  Bunu görmezlikten gelmek nankörlük olur. (32:30)

– Allah bu arkadaşları sevk ediyor. Bunda değişik hikmetleri olabilir. Günahın gırla gittiği bir asırda yaşadığımızdan dolayı günahımıza kefaret olsun diye bize iyi şeyler yaptırtıyor olabilir. Çamurlara düşe-kalka yaşamışızdır; bize iyi bir rol vererek o çamurları temizliyor olabilir… (35:30)

– Olan bu hizmetleri görmeyip “şov” demek büyük bir tefrit olduğu gibi, bütün olanları biz kendimiz yapıyoruz deyip inayet-i ilâhiyi görmeme de çok büyük bir ifrat olur. Bu konuda itidal şudur: Allah (Celle celâlühü) bizim gibi küçük kimselerle büyük şeyler yapmak suretiyle kendi büyüklüğünü gösteriyor. (39:00)